ODS Consulting’ten Sanayi Gazetesinde Tüm Şirketlere Altın Niteliğinde Tavsiyeler
ODS Consulting Group’un kuruluşundan itibaren bugün geldiği noktayı bizlerle paylaşabilir misiniz?
2008 yılında ODS Danışmanlık adıyla hibe teşvik programları, proje yazımı ve proje yönetimi gibi alanlarda işletmelerin ihtiyaç duyduğu profesyonel bakış açısını gidermek üzere kurulan 2020 yılı itibariyle tüm bu faaliyetlerini ODS Consulting Group adı altında toplayan bir danışmanlık şirketiyiz. 260’a yakın aktif personel ve altı temel faaliyet alanında İtalya, Hollanda, Rusya, Avusturya, Amerika, Kanada ve Brezilya olmak üzere toplamda yedi ülkede hizmet veriyoruz. Verdiğimiz danışmanlık desteğinin Türkiye’de hatta dünyada bir benzeri yok diyebiliriz. Hibe ve Teşvik konusunda Türkiye’nin lider firmalarından biriyiz. Bugüne kadar 5 binden fazla firmayla çalıştık ve aktif olarak yaklaşık 500 firmayla çalışmaya devam ediyoruz.
Yerli firmaların büyük çoğunluğu ihracat odaklı üretim prensibine sahip. ODS olarak ihracatın artırılmasına yönelik firmalara sağladığınız destekler nelerdir?
İhracat danışmanlığı kapsamında kurduğumuz bir sistem var. Bu sistem temel olarak Türkiye’deki üreticileri yurt dışındaki firmalarla bir araya getirmek üzerine ilerliyor. Şirketlerin yurt dışı merkezli ‘Amazon’ gibi e-ticaret sitelerine üye olarak uzak pazarlara ulaşmasına katkı sunuyoruz. Bunun yanı sıra Alibaba şirketinin de altı partnerinden birisiyiz. Bu nedenle e- ticaret kısmında oldukça tecrübe sahibi bir kadromuz var. E-ticaret kapsamını da içerisine alan dijitalleşme alanında birçok hibe ve teşvik bulunuyor. Bizlerde bu kapsamda yerli üreticileri bilgilendirerek doğru teşvik ve hibelerden yararlanmasına katkıda bulunuyoruz.
Ticaret Bakanlığı’nın başlattığı ‘markalaşma’ programı olan Turquality hakkında bilgi verebilir misiniz?
Turquality, Türkiye’deki şirketlerin marka haline gelebilmesi için Ticaret Bakanlığı tarafından başlatıldı. İlk dönemlerinde büyük şirketler ve belirli sektörler bu program kapsamına alınırken şu an ülkeye döviz getirme potansiyeli olan neredeyse tüm sektörler programdan yararlanabiliyor. Programın temel amacını ise Türkiye’de bulunan şirketlerin birer ‘marka’ haline gelebilmesi oluşturuyor. Yurt dışına açılan şirketler açtıkları mağazaların kiraları gibi noktalarda program kapsamında destek alabiliyor. Bu süreç içerisinde Ticaret Bakanlığı tarafından oldukça güçlü destekler mevcut. Bu programında yine kendi içerisinde belirli şartları bulunmakta. Ticaret bakanlığı, eğer şirket yurt dışında büyüme hedefini gerçekleştirebilecekse ona Turquality belgesi veriyor. Bu noktada önemli olan öncelikli olarak şirketlerin kurumsal alt yapısını ve planlarını hazırlamasıdır.
Günümüz çağında firmalar için en önemli kavramlardan birisini sürdürülebilirlik oluşturuyor. Sürdürülebilir bir yapı için firmaların dikkat etmesi gerekenler nelerdir?
Sürdürülebilirlik kavramı ciddi derecede öneme sahip. Bu kavram için öncelikli olarak şirketlerin dikkat etmesi gerekenler, dünyayı takip etmeleri ve dijital dönüşüme ayak uydurmalarıdır.
Bu bir Zihin Dönüşümüdür
Genel tabloya bakıldığında Türkiye bir üretim merkezi haline geldi. Büyüme derken hızlı büyümede planlı ve sürdürülebilir bir şekilde büyümek gerekiyor. Hızlı büyümede çıkan problemler, şirketlerin tamamen kurumsal yapısında çözüme kavuşturabilir. Bu çözümler içinse şirketlerin kendi bünyesinde öngörüleri ve hazırlık planları olmalı. ERP yönetim sistemlerine artık adapte olmamız gerekiyor. Kalıcı ve sürdürülebilir bir yapı için oldukça önemli bir adım olarak karşımıza çıkan dijital dönüşüm, ERP ile birlikte yönetimsel sürece de dahil olmakta. Bunun yanında şirketlerimiz artık aile şirketlerinden ziyade kurumsal yapıya doğru yönelmeli. Bu noktada ERP sistemlerinin önemi yine kendisini gösteriyor.
Planlama aşamasındaki bir firmadan sürdürülebilir kâr elde eden bir şirket haline gelene kadar yapılması gerekenler nelerdir?
Öncelikle şirketlerin yapısını analiz etmemiz gerekiyor. Analiz süresince şirketlere; ihracat yapılıp yapılmadığı, ar-ge alt yapısının var olup olmadığı ve insan kaynağı olarak ne durumda oldukları gibi sorular soruyoruz. Şirket olarak yaşanan temel problemleri de anlatmalarını istiyoruz. Genel olarak Türkiye’de bulunan firmaların bu süreçte yaşadığı problem iş gücü olabiliyor. Bizlerde firmalara personel desteği gereken yerde bu desteği sağlıyoruz. Bazı şirketler planlama aşamasından ziyade 30 yıllık büyük firmalar olabiliyor. Bu şirketlerde ise genel problemler satış anlamında yaşanabiliyor. Bu konuda da destek sağlayarak sorunların bir an önce çözülebilmesi için harekete geçiyoruz. Şirket değerlemesinde şirketin marka değeri, arge ve tasarım alt yapısı, insan kaynağı, kurumsal alt yapısı, döviz geliri ve önümüzdeki 3-5 yıllık projeksiyonu şirketin sürdürülebilir bir şirket olduğunu gösteren etkenler olarak sıralanabilir.
KALICILIĞIN ANAHTARI “KURUMSALLIK”
Türkiye’de bulunan şirketlerin en büyük sorunu kurumsallıktır. Kurumsal bir şirket haline gelinebilmesi için aile şirketinden vazgeçilip doğru işi doğru kişilere paylaştırarak insan kaynağının yönetilmesi çok önemli bir nokta. 4-5 tane işi bir kişiye verdiğinizde bu kişi birçok alanda işi öğreniyor fakat o şirketten ayrıldığında yerine yeni bir kişi bulamıyorsunuz. Bizlerde söz konusu bir işi 4’e bölerek çalışanlardan maksimum verimin alınabilmesini öneriyoruz. Böylelikle kişilerden biri eksildiğinde yerine kolaylıkla yeni bir çalışan bulabiliyorsunuz.
Şirketlerin dijital dönüşümle birlikte yönetimde kullandıkları ERP sistemleriyle alakalı görüşlerinizi alabilir miyiz?
Kurumsal alt yapının kurulmasında bir diğer önemli detay tabi ki ‘ERP’ sistemleri oluyor. Şirketler kurulum aşamasında üretim makinesi almak gibi somut adımlar atmaktan çekinmiyor. Fakat bunun yanında ERP sistemi ve danışmanlık desteği gibi maliyet kalemlerine bütçe ayırabilirlerse minimum yüzde 15 verimlilik elde edebilecekler. Artık şirketlere yatırım yaparken yatırımcılar şirketlerin kurumsal alt yapısına ve ne kadar ömrü olabileceğine bakıyorlar. Bu nedenle kurumsal alt yapı ciddi derecede önem taşıyor. Yerli sanayicilerimizin ve firmalarımızın kurumsallık problemini bir an önce çözmesi gerektiğine inanıyoruz.
Türkiye’deki üreticileri nerede konumlandırırsınız?
Türkiye zaten hali hazırda cazibe merkezi konumunda bulunuyor. Şu anda dünyada bulunan Çin ve ABD arasında yaşanan sorun, Rusya’nın Avrupa ile yaşadığı problemler Türkiye’nin cazibesini daha da artırmış durumda. Bu nedenle dünyada şu an inanılmaz bir pazar boşluğu oluştu. Türkiye’de bulunan firmaların ve sanayicilerin bu pazarlara girebilmesi gerekiyor. Üretim konusunda kaliteli bir konumda bulunuyoruz. Yapmamız gereken temel şey ise Türkiye’yi ve firmalarını yurt dışında tanıtabilmek. Eğer bunu iyi bir danışmanlık ve doğru bir planlamayla gerçekleştirebilirsek Türkiye’nin ihracat anlamında 3 kat daha büyüyeceğini söyleyebilirim.