Çin’in tedarik zincirinden salgın sebebiyle elini çekmesi sonucunda tüm dünyada ticaret durmuştur. Dünyadaki tüm ülkelerde tedarik zinciri başta olmak üzere temel medikal malzemelerin dahi üretilmemesi yürütülen politikaların yeniden alınması gerekliliğini ortaya koymuştur. Yeni politikalar arasında bir yandan kendi içlerinde üretim bir yandan da alternatif yakın konumda bulunan ülkelerin tedarik zincirine entegre edilmesi tartışılmaktadır.
Öte yandan birçok hükümet açıkça Çin’e tepki göstermektedir. Çin hükümetin salgını gizlenmesinden ve diğer ülkelere yayılmasından sorumlu tutulmaktadır. Güvensizlik ortamı ve ABD gibi ülkelerin yaklaşımları bu durumu kanıtlar niteliktedir. Buna örnek vermek gerekirse, ABD Başkanı Donald Trump “koronavirüsün yayılımı sürecinde diğer ülkelerle bilgi paylaşmaması ve işbirliği yapmaması nedeniyle” Çin’e biraz bozuk olduğunu söylemiştir.(4) Bunun yanısıra Amerika’nın sesi haberine göre Trump’ın “Bu sayıları Çin açıklıyor. Çin’deki sayıları bilmiyoruz,” şeklinde açıklamaları mevcuttur.(5) Almanya’nın en büyük gazetelerinden olan The Bild gazetesi genel yayın yönetmeni Çin’i önlem almamakla, salgına rağmen pazarı kapatmamakla tüm dünyayı tehlikeye atmakla suçlamış ve “koronavirüs pandemisinin etkisi nedeniyle Pekin’in Berlin’e 149 milyar euro ödemesi gerektiği” iddialarında bulunmuştur.(6) Ayrıca Washington Post’ta yer alan habere gönderme yaparak güvenlik standartlarına uyulmadan araştırmalar yapılması, salgın hakkında bilgilendirilmemesi ve dünyayı tehlikeye attınız söylemleri mevcuttur.(7)
Aşağıdaki grafik incelendiğinde bu söylemlerin pek de haksız olmadığı düşünülebilir. Grafikte Ocak 22 tarihinden 4 Mart tarihine kadar Çin’deki vakalar ile Dünya’nın geri kalanındaki vakalar kıyaslanmıştır. Grafiğe bakıldığında, Çin’deki vaka sayısı salgının ilk ortaya çıktığı ülke olmasına rağmen diğer ülkelere kıyasla daha az yayıldığı ve bu salgının diğer ülkeleri daha çok etkilediği görülmektedir.

Grafik 1: COVID 19 Vaka Sayılarının 22 Ocak-4 Nisan Arasında Çin ve Dünya Genelindeki Kıyaslaması
Yapılan araştırmalarda en iyimser tabloda bile ticaretin en az bir sene önemli kayıplar yaşayacağı, gelişmiş ülkelerin resesyona gireceği, gelişmekte olan ülkelerin ise süreci iyi yönettikleri takdirde krizi fırsata çevireceği açıklanmıştır. ABD’li yatırım bankası JP Morgan’ın raporunda “Salgını önlemek için alınan önlemler arttığından ve gelişmiş ülke piyasaları gerilediğinden 2020’nin ilk yarısında Çin dışındaki gelişmekte olan ülkelerde resesyon bekliyoruz.” açıklamasına yer verilmiştir. (8) Kredi sigorta şirketi Euler Hermes’in Koronavirüs’ün dünya ekonomisi üzerindeki etkilerini değerlendirdiği rapora göre Çin’de kapanan tesisler nedeniyle haftalık 26 milyar dolarlık bir ticaret şoku beklenmektedir. (9) Ayrıca Ekonomi Politikaları Uzmanı Aziz Hatipağaoğlu, “Çin, ABD, Almanya, İngiltere, Hindistan, Güney Kore ve Japonya gibi gelişmiş ekonomiler başta olmak üzere küresel ekonomiye entegre olan birçok ülke dramatik bir resesyona doğru gidiyor. Özellikle Hindistan gibi ülkelerde salgının patlama yaşaması dünya ekonomisi için ağır sonuçlar doğuracak. Önümüzdeki birkaç ayda, dış finansman ihtiyacı yüksek olan ülkelerin türbülansa girdiğini ve bu ülkelerin finansal açıdan zayıfladığını göreceğiz. Bu noktada şimdiden bu ülkelerin, yakın gelecekte finansman ihtiyacını nasıl karşılayacaklarına yönelik yol haritası belirlemeleri gerekli.” yorumunu yapmıştır. (10)
Çin’in Ocak-Şubat-Mart ayları arasındaki ihracat verilerini gösteren bu grafiğe baktığımızda Çin açısından durumun vahametini görebilmekteyiz. ‘tradingeconomics.com’ kaynaklı verileri incelediğimizde 2020 yılı Ocak ve Şubat ayında ihracat hacmindeki artışlar bu durumu kanıtlar niteliktedir. Her ne kadar 2020 Mart ayında salgının da atlatılması sebebiyle tekrar artışlar gözükse de 2019 yılı Aralık ayındaki ihracat hacminden ne kadar uzak olduğu ortadadır. Bu durumun dünyanın en önemli ekonomilerinden biri olan Çin’de büyük şoklar yaşattığı ve dünyadaki diğer ülkelere de yansıdığı öngörülmektedir.

Grafik 2: Çin ihracat değerleri 2019-2020
Önde gelen denetim, vergi ve danışmanlık hizmetleri sağlayıcısı KPMG Türkiye’nin ekonomilerdeki üçer aylık dönemleri incelediği Bakış’ın son sayısında birçok ekonomi devi ülkelerin resesyona gireceği “Buna rağmen gerek demografik özellikleri gerek kapasiteleri itibarıyla gelişmekte olan ülkelerin toparlanma sürecini daha hızlı atlatması bekleniyor. Bu ülkeler için orta vadedeki görünüm gelişmiş ekonomilerden daha olumlu görünüyor.” Açıklamasıyla belirtilmiştir. (11) Bunun yanı sıra Türkiye için ise açılan başlıklar krizin fırsata dönüştürülebileceği sinyali vermektedir. Bu başlıklar ;
- Salgının ardından başlayacak hasar tespiti ve toparlanma sürecinde bol likidite ve düşük faiz ortamı gelişmekte olan ekonomiler için güzel bir sıçrama noktası olabilir. Yatırım ve risk iştahlarının yeniden canlanacağı dönemde var olan geniş finansal koşullar ülkemiz için önemli bir fırsat.
- Katma değerli üretime ağırlık veren bir ekonomik modelin inşası yönünde atılacak adımlar büyük önem taşıyor.
- Yılın geri kalanında görünümün ve ana makroekonomik verilerin nasıl gerçekleşeceği neredeyse tamamen salgının kontrol altına alınma süreci ile alakalı. Süreç ne kadar erken biterse hasar tespiti o kadar çabuk yapılacak ve toparlanma süreci o kadar hızlı başlayacak. (11)
Birçok gelişmiş AB ülkesi tıbbi malzeme konusunda bile başarısız olduklarını kabul etmiştir. Ancak üretimde aksamalar, fabrikaların kapanması sebebiyle küresel ekonomiye hala bağımlı olmak zorundadırlar. Buna örnek olarak İngiltere başta olmak üzere en az 88 ülke bizden yardım talebinde bulunmuştur. (12) İngiliz gazetesi Daily Mail Haberi manşetine göre; “yardım gelmezse herşey durur” ifadelerinin yanı sıra haberin içeriğinde bu durum “Türkiye’den gelecek 400 bin koruyucu önlüğü 24 saat gecikmesi bütün sağlık hizmetlerini durdurabilir” şeklinde özetlenmiştir. (13)
Sabah gazetesi haberinde Cumhurbaşkanımızın belirttiğine göre en az 70 ülkeye maske, koruyucu önlükler başta olmak üzere yardım yapılmıştır. (14) İngiltere dahil birçok ülke teşekkürlerini iletmişler, WHO ile bakanımızın yaptığı konferans sonucunda(Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölge Direktörü Dr. Hans Kluge ile Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca video konferans yöntemi ile görüşmesi sonucunda 2 yıllık işbirliği sözleşmesi imzalanmıştır. (12)
Büyütülen AB ve ABD masallarının yalan olduğu ülkelerin birbirine yardım etmeyip aynı zamanda birbirlerine gönderilen maskelere el konmasıyla ortaya çıkmıştır. İşbirliği ve deneyimlerin paylaşılmasını gerektiren bu süreçte yalnızca ülkemiz, Fransa, Almanya ve İngiltere ile görüşmeler yaparak örnek davranış sergilemiştir. (15) Sonuç olarak ülkemizin dış politikadaki etkinliği artmıştır.