UZMANIMIZA
WHATSAPP’TAN ULAŞIN

İLETİŞİM FORMUNU
DOLDURUN

UZMANIMIZLA
İLETİŞİME GEÇİN

Web sitemizdeki deneyiminizi iyileştirmek için çerezleri kullanmaktayız.

Avrupa Yeşil Mutabakatı

 

Linked

Ali Gülseren

-

Profili görüntüle

Avrupa Yeşil Mutabakatı

Avrupa Yeşil Mutabakatı (European Green Deal), Avrupa Birliği (AB) ekonomisini sürdürülebilir bir ekonomik modele dönüştürmek için yeni bir büyüme stratejisi ve küresel iklim değişikliğine karşı verilen bir yanıt olarak ortaya çıkmıştır. Bu yeni büyüme stratejisi ile AB, 2050 yılında net sera gazı emisyonlarının olmadığı ve ekonomik büyümenin kaynak kullanımından ayrıştırıldığı; gelişmiş, kaynakları verimli kullanan ve rekabetçi bir ekonomiye sahip, adil ve müreffeh bir topluma dönüşmeyi amaçlamaktadır. Aynı zamanda AB, doğal sermayesini muhafaza etmeyi ve çevre risklerini asgari düzeye çekerek vatandaşlarının sağlık ve refahını korumayı hedeflemektedir. Bu dönüşümün küresel olarak adil ve kapsayıcı olması konusuna da özen göstermektedir.


Görsel 1: Avrupa Yeşil Mutabakatı

Yeşil Yol Haritası

İklim değişikliği konusunda son derece önemli adımlar içeren bu yol haritası, karbon temelli ekonomik büyüme yerine; temiz enerji odaklı, enerjiyi ve malzemeyi verimli kullanan, döngüsel ekonomiyi temel alan bir ekonomik büyüme modeli ve altyapısının oluşturulmasına dair oldukça köklü değişimler içermektedir.

Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın ana hedefi, AB’nin 2050 yılına kadar iklim nötr ilk kıta olmasıdır. Bunu gerçekleştirirken de daha temiz bir çevre, daha ucuz temiz enerji, daha akıllı ulaşım, döngüsel ekonomi ve yeni iş alanları gibi çeşitli politikalarla daha iyi bir yaşam kalitesi sağlamak amaçlanmaktadır. Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın hedeflerine ulaşmasını kolaylaştırmak için yürürlükte olan ve toplamı 1 trilyon € üzerinde bir dizi finansman mekanizması bulunmaktadır. BM’nin 2030 gündemi ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri ile uyum gösteren Avrupa Yeşil Mutabakatı, sürdürülebilir bir gelecek için AB ekonomisinin yeniden şekillenmesi anlamına gelmektedir.

Avrupa Komisyonu 2050 yılına kadar iklim nötr olma hedefi ile ilgili net bir çerçeve ortaya koymaktadır. AB, iklim nötr hedefiyle ilgili yaptığı modernizasyon ve dönüşüm çalışmaları sayesinde, 1990-2018 yılları arasında %61’lik bir ekonomik büyüme sağlarken sera gazı emisyonlarını %23 oranında azaltmayı başarmıştır. Buna rağmen AB ülkelerinde mevcut politikaların sürdürülmesi ile sera gazı emisyonlarının 2050 yılına kadar sadece %60 oranında azalacağı tahmin edilmektedir. Dolayısıyla kapsamlı eylem planlarının hızla ve taviz verilmeden uygulanmaya konulması AB’nin hedeflerine ulaşması açısından büyük önem taşımaktadır.

Yeşil mutabakat politikasının temelinde doğa ve çevreye ait kaynakların kullanımını daha ölçülü bir hâle getirmek bulunmaktadır. AB’nin hedeflediği eylem planı sayesinde iklim krizine neden olan şiddetli salınımların minimuma inmesinin yanı sıra çevresel kirliliği azaltma stratejisi öngörülmektedir. Yeşil mutabakat eylem planında döngüsel ve temiz bir ekonomi çerçevesinde kaynakların daha verimli kullanımı amaçlanmaktadır. Aynı zamanda planda biyolojik çeşitliliği eski hâline getirerek çevre kirliliğini azaltma hedefi yer almaktadır. Söz konusu planın bağlı olduğu politika esasları şu şekildedir:
• Sürdürülebilir hareketlilik (Sürdürülebilir ulaşım araçları),
• Biyoçeşitlilik (Dengesiz ekosistemi daha sağlam hâle getirecek öneriler),
• Kirliliği ortadan kaldırmak,
• Sürdürülebilir sanayi (Çevre ve doğaya zarar vermeyen üretim döngüleri),
• İnşaat ve renovasyon (Yeşil ve temiz bir inşaat sektörü),
• Tarladan sofraya (Sürdürülebilir gıda stratejisi).

AB’nin yol haritasını belirlediği yeşil mutabakat politikası çerçevesinde hedefe ulaşana kadar öngörülen sonuçlar bulunmaktadır. Söz konusu politika sayesinde:
• Enerji sektörünün karbondan arındırılması,
• Kaynak kullanımına yönelik bağlılığın sona erdirilmesi
• Karbon emisyonlarının sıfırlanması,
• Çevre dostu teknolojilere yönelik yatırımların artırılması,
• Üretimde inovasyonun teşvik edilmesi, hedeflenmektedir.

Yeşil Mutabakat’ın Temeli Döngüsel Ekonomi

Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın kilit unsurlarından biri olan döngüsel ekonomi, AB'de ilk kez 2015 yılında Döngüsel Eylem Planı'nın Avrupa Komisyonu tarafından kabul edilmesiyle ortaya çıkmıştır. Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın kabul edilmesinin ardından, 11 Mart 2020 tarihinde Avrupa Komisyonu tarafından Döngüsel Eylem Planı'nın kabul edilmesiyle son halini almıştır. Plan, daha temiz ve daha rekabetçi bir Avrupa sloganı sunmaktadır. Plana bakıldığı zaman;
• Sürdürülebilirlik,
• Anahtar ürün değer zincirleri,
• Daha az atık daha fazla değer,
• Döngüselliğin insanlar, bölgeler ve şehirler için çalışması, gibi başlıklar altında eylem planı açıklanmaktadır.

Plan, Avrupa Yeşil Mutabakatı ile uyumlu olarak, ekonomik büyümeyi kaynakların aşırı kullanımından uzaklaştırarak, hızı koruyarak ve AB'nin çevresel rekabet gücünden ödün vermeden 2050 yılına kadar iklim nötrlüğüne ulaşmayı hedefliyor. Oluşturulan döngüsel model sayesinde AB ekonomisinin AB GSYİH'sının 2030 yılına kadar %0,5 oranında artırılması, 700.000 yeni iş imkânı yaratılması ve karlılığın artırılması planlanmaktadır. Döngüsel Eylem Planının ana odak noktası, üretilen ürünlerin dayanıklılığını vurgulamaktır. Ayrıca dijital pasaport ve etiket gibi aracıların kullanımıyla ürünlerin geri dönüştürülmüş içeriğini artırmak, yeniden üretim ve yüksek değerli geri dönüşüm sağlamak, karbon ve çevresel etkileri azaltmak ve sürdürülebilirlik performansını artırmak ana hedeflerdir.

Temel Politika ve Yaklaşımlar

Avrupa Yeşil Mutabakatı hedeflerine ulaşma yolunda uygulanacak temel politikalar ve yaklaşımlar ise belli başlıklar altında toplanmıştır.

Bunlardan ilki olan “Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin AB Ekonomisini Dönüştürmek” hedefine ulaşma noktasında AB, birçok derin ve dönüştürücü politika tasarlamayı planlamaktadır. AB'nin 2030 ve 2050 için iklim hedefini artırarak, temiz, ekonomik ve güvenli enerji temininin yanı sıra, temiz ve döngüsel bir ekonomi için endüstriyi harekete geçirmek planlar arasında yer almaktadır. Bununla birlikte enerji ve kaynak verimli bir şekilde bina ve yenileme, sürdürülebilir ve akıllı mobiliteye geçişi hızlandırmak, 'Tarladan Sofraya' adil, sağlıklı ve çevre dostu bir gıda sistemi tasarlamak, ekosistemleri ve biyoçeşitliliği korumak ve eski haline getirmek ve toksik olmayan bir çevre için sıfır kirlilik hedefi AB’nin ana hedefleri arasında yer almaktadır. Son olarak sürdürülebilirliğin tüm AB politikalarında yaygınlaştırılması, yeşil finans ve yatırımı takip etmek ve adil bir geçiş sağlamak, ulusal bütçeleri yeşillendirmek ve doğru fiyat sinyallerini göndermek, araştırmayı harekete geçirmek ve yeniliği teşvik etmek, eğitim ve öğretimin etkinleştirilmesi ve “yeşil bir yemin: zarar verme!” hususları bahsi geçen hedefler arasında yer almaktadır.

İkinci temel politika olan “Küresel Lider AB” hedefi kapsamında ise, iklim değişikliği ve çevresel bozulmanın küresel zorlukları, küresel bir yanıt gerektirdiği dile getirilmektedir. AB, Paris Anlaşması'nın iklim değişikliğiyle mücadele için vazgeçilmez çok taraflı çerçeve olarak kalmasını sağlamaya devam edeceği gibi, ortak ülkelerle ikili ilişkileri hızlandıracağını ve gerektiğinde yenilikçi katılım biçimleri oluşturacağını beyan etmiştir. AB, yakın komşularını desteklemenin önemini de ayrıca vurgulamaktadır. AB, yeşil ittifakların Afrika ülkeleri ve diğer ortak ülkeler ve bölgeler, özellikle Latin Amerika, Karayipler, Asya ve Pasifik ile ilişkilerinin bir parçası olmasını sağlamak için diplomatik ve mali araçlarını kullanacağını dile getirmiştir. Bununla birlikte AB, mevcut girişimleri güçlendirecek ve çapraz kesimli iklim ve çevre konularında üçüncü ülkelerle ilişki kuracağını da ayrıca beyan etmiştir. AB, küresel iklim ve çevresel zorlukların önemli bir tehdit çarpanı ve istikrarsızlık kaynağı olduğunun da farkındadır. Hedefe bakıldığı zaman ticaret politikası AB'nin ekolojik geçişini destekleyebilecektir. Dünyanın en büyük tek pazarı olarak AB, küresel değer zincirlerinde geçerli olan standartları belirleyebilecektir. AB'nin uluslararası işbirliği ve ortaklık politikası, geçişi sağlamak için hem kamu hem de özel fonların kanalize edilmesine yardımcı olmaya devam edeceğini vurgulamaktadır. Uluslararası yatırımcıları harekete geçirmek için AB, küresel sürdürülebilir büyümeyi destekleyen bir finansal sistem kurma çabalarında da ön saflarda yer alacağını belirtmektedir.

Bir diğer başlık olan “Birlikte Harekete Geçme Zamanı: Bir Avrupa İklim Paktı” politikası doğrultusunda AB, halkın ve tüm paydaşların katılımının ve taahhüdünün, Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın başarısı için çok önemli olduğunu bildirmiştir. Komisyon Mart 2020'de bir Avrupa İklim Paktı yayımlamış, kırsal kalkınma da dâhil olmak üzere Avrupa fonları, kırsal alanların döngüsel ve biyo-ekonomideki fırsatlardan yararlanmasına yardımcı olacağı anlatılmıştır. Komisyon ve üye devletler ayrıca politikaların ve mevzuatın uygulanmasını ve etkili bir şekilde sunulmasını sağlayacaktır.

Sonuç

Kaynakların bilinçsiz tüketimi ve doğa ile uyumlu olmayan üretim koşulları çevreyi tahrip etmekte ve iklim krizine olumsuz etkide bulunmaktadır. Doğal dinamiklerin bozulması kuraklık, çölleşme, aşırı yağış, iklim değişikliği, buzulların erimesi ve daha fazlasıyla sonuçlanmaktadır. Bu, doğanın dengesini tamamen alt üst ederken, günlük hayatımızı da olumsuz etkilemektedir. Yeşil Mutabakat, eylem planları ile dünyayı yaşanır kılmak için doğa dostu çözümler sunmuştur. Bu nedenle, bu planları destekleyen politikalar benimsemek ve bunlara göre hareket etmek gerekmektedir. Yeşil Mutabakat, kirliliği en aza indirmek ve iklim krizini önlemek için geliştirilen politikalar açısından oldukça önemlidir.

Linked

Ali Gülseren

-

Profili görüntüle