Globalleşme
Global (Küresel) Nedir?
Global ya da Türkçe ismiyle küresel, teknik anlamıyla bütünsel ve genelleşme anlamına gelmekte olup dünyada sosyal anlamıyla tüm dünyayı etkileyen olaylar anlamına gelmektedir. Küresel olaylar kapsamındaki faktörler bir bölgede yaşanıp tüm dünyada etkisini gösteren olaylardır. Bir örnek vermek gerekirse Rusya ile Ukrayna savaşı o bölgede yaşanıyor olsa da bu durumun etkileri hem siyasi hem de ekonomik anlamda tüm dünyada kendini göstermektedir. Devletlerin ve halkın birbiri ile bağlantısı güçlendikçe ülkeler arası iletişim de hızlanmaktadır. Dünyanın büyük koca bir ağ haline geldiği günümüzde artık global bir zamanda yaşadığımızı söyleyebiliriz.Globalleşme (Küreselleşme) Nedir?
İnternetin hayatımızın orta yerine oturmasıyla beraber dünya hakkında bilgi sahibi olmak daha da kolaylaşmıştır. Globalleşme ya da Türkçeye çevrilmiş ismiyle küreselleşme, dünyada yaşanan olayların, fikirlerin, kültürlerin ve güncel tüm bilgilerin tüm dünyada aynı anda yaygınlaşması olayıdır. Dünyada akla gelebilecek her faaliyetin birçok ülkeden insanlar arasındaki iletişim ağı sayesinde haberleşmesi olayı küreselleşme ile bağlantılıdır.Küreselleşme birçok yönden iyi olabilirken bazı yönleriyle tehlikeli olabilmektedir. İyi fikirlerin, ilginç kültürlerin ve dikkat çekmesi gereken olayların tüm dünyada hızla ilgi görmesi bir yandan harika bir şey olabilirken aynı zamanda kötü fikirler, yanlış anlaşılmalar ve çarpık olaylar da hızla yayılabilmektedir. Küreselleşen dünya dediğimiz, insanların tek bir ağ içerisinde birbirinden haberdar olduğu dünyamızda küreselleşmeyi iyi yönde kullanmak büyük önem taşımaktadır.
Globalleşme Ne Zaman Başladı?
Globalleşmenin ne zaman başladığı konusunda spesifik bir zaman belirlemek çok zordur. Bazıları, globalleşmenin insanlık tarihi kadar eskiye dayandığını ve başlangıç tarihi olarak insanoğlunun sivilleşme çabalarını göstermektedir. Bazıları ise globalleşmenin ortaya çıkışını modern çağın başlangıcı, diğer bazıları 1800’lü yılların ortasını, bir kısmı da 1950’lerin sonları ya da 1970’li yıllar olarak göstermektedirler.1970'li yıllar globalleşme açısından bir dönüm noktası sayılabilir. Ağustos 1971’de Bretton Woods Sistemi’nin çökmesiyle sabit kur sistemi terk edilmiş ve gelişmiş ülkeler peş peşe sermaye hareketleri üzerindeki kısıtlamaları kaldırmışlardır. Bu ülkelerde sermaye hareketleri üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması, finansal globalleşme ile olağanüstü bir ivme kazanmıştır. OPEC petrol fiyat şokları sonrasında Avrupa piyasalarına akan ‘petro-dolar’ların giderek artması ve 1974'ten itibaren gelişmiş batı ülkelerinde kendini gösteren ekonomik durgunluk, muazzam miktardaki petro-dolar fonlarının gelişmekte olan ülke piyasalarına akmasına neden olmuştur. Ekonomik durgunlukla beraber getiri oranı düşen sermaye, getirisi nispeten daha yüksek olan gelişmekte olan ülke piyasalarına yönelmiş ve yüksek miktardaki petro-dolar fonları bu piyasalara akmıştır. Öte yandan, 1970'lere kadar Amerikan orijinli trans-nasyonal firmalar dünya üretiminin hemen hemen yarısını karşılarken, 1970'lerden itibaren diğer gelişmiş ülkeler ve Japonya ile bazı Latin Amerika ülkeleri ABD ile rekabete girmişlerdir. Bilhassa Alman ve Japon firmaları, ABD’li firmaların verimlilik çizgisini yakalamışlar ve uluslararası piyasalarda bu ülke firmalarının ciddi rakibi konumuna gelmişlerdir. Bütün bu gelişmeler dünya ticaret hacminin ve rekabetin artmasına ve dolayısıyla da üretimin globalleşmesine ortam hazırlamıştır.
1980’li yılların başından itibaren de gelişmekte olan ülkelerin liberalleşme serüvenine katılmış ve gelişmekte olan ülkelerin pek çoğunda özelleştirme, piyasa ekonomisi, finansal serbestleşme, dünya ile entegrasyon gibi kavramlar eskisine göre çok daha fazla rağbet görmeye başlamıştır. Bütün bu gelişmeler gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeleri birbirlerine daha da yakınlaştırmıştır. Öte yandan, sanayi alanında yoğunlaşan firmaların faaliyetleri, hızlı pazar değişiklikleri, ürün ve üretim teknolojisindeki baş döndürücü gelişmeler, rekabetin kızışması sonucu 1980’li yıllarda globalleşme çok daha belirgin bir hal almıştır.
1990’ların başlarında eski Doğu Bloku ülkelerinin ekonomik ve siyasi çöküşüyle bu süreç zirveye ulaşmıştır. Planlı ekonominin hakim olduğu bu ülkeler zamanla ekonomik ve siyasi açıdan Batı ülkelerine yaklaşmaya başlamışlardır. Uzun yıllardan beri hakimiyetini devam ettiren komünist sistem yerini demokrasi ve piyasa ekonomisine dayalı bir sisteme bırakmıştır.
Yine, GATT müzakereleri çerçevesinde 15 Aralık 1993 tarihinde 117 ülkenin katılımı ile gerçekleştirilen ve tarihin en kapsamlı ticari anlaşması unvanını taşıyan Uruguay Raundu ekonomik globalleşme açısından en önemli gelişmelerden birisidir. 1986’da Uruguay’ın Paunta del Esta şehrinde Ticaret Bakanları Toplantısı ile başlayan ve yedi yıl süren yoğun müzakereler 1993’te sonuçlanmış; 15 Nisan 1994’te Fas’ta imzalanan Nihai Senetle de yürürlüğe girmiştir. Nihai Senet, sadece dünya ticaretinde yalnızca serbestleşme sağlamakla kalmayıp; ihracattaki sübvansiyonların elimine edilmesi, anti-damping uygulamaları, ticaretteki teknik engellerin kaldırılması, ve koruma tedbirleri gibi pek çok alanda çok taraflı ilke ve kuralların hayata geçirilmesine de imkan sağlamıştır.
Bu sonuçların uygulanmasını sağlamak için kurulan Dünya Ticaret Örgütü (WTO), ekonomik globalleşme açısından çok önemli bir gelişmedir. Ekonomik globalleşme açısından önemli gelişmelerden bir diğeri de, Çok Taraflı Yatırım Anlaşması, (MAI)’dir. Bu anlaşmaya göre, uluslararası alanda faaliyet gösteren herhangi bir firma bu anlaşmayı onaylayan ülkenin firmasıymış gibi o ülkede rahatça faaliyet gösterebilmektedir.
Özetle; I. Dünya Savaşı’na değin gelişme eğilimi gösteren globalleşme süreci, 1914-1945 arasında düşüş eğilimi göstermiş ve II. Dünya Savaşı sonrasında tekrar yükseliş trendine geçmiştir. 1980’li yıllardan itibaren bu süreç daha da hızlanmış ve 1990’larda zirveye ulaşmıştır.
Küreselleşmenin Yararları Nelerdir?
● Enflasyonla mücadelede önemli hale getirir ve ithal malların girişini kolaylaştırarak ekonomiye yardımcı olur● Tüketicinin daha ucuz ve daha kaliteli ithal ürünlere, daha uygun fiyatlı ve daha iyi yerli ürünlere erişmesine olanak sağlar.
● Küreselleşme, teknolojik gelişmeyi teşvik eder.
● Uluslararası ticaret olanaklarını genişletir (mal ve hizmetler). Farklı kıtadaki ülkeler arasındaki ilişkileri geliştirir.
Globalleşmenin Şirketler için Önemi
Küreselleşme, işletmelerin büyük pazarlarda kendini göstermesi açısından şirket ekonomilerine büyük bir kapı açsa da aynı zamanda rekabet faktörüyle birlikte riskleri de artırmıştır. Ticari duvarların kalkması ve marketin küreselleşmesiyle birlikte yüz binlerce farklı davranıştaki müşterilere ulaşılmış, farklı kültürler için farklı strateji ve planlamalara ihtiyaç duyulmuştur. Coğrafi, ekonomik, siyasi ve sosyokültürel farklılıkların alışveriş ve iş yapma davranışlarını etkilediği dünyada satış ağının birleşmesiyle birlikte satıcıların da yeni görevler üstlenmesi gerekmiştir. Uluslararası faaliyetlerin bu denli global olması artık çok daha dikkatli iş yönetme zorunluluğunu da beraberinde getirmiştir. Globalleşmenin şirketlere olan etkisi ve şirketler için taşıdığı önemler şekildeki gibi sıralanabilmektedir:Ekonomik faktörler: Globalleşmenin ekonomik faaliyetleri artırdığı ve işletmeler için büyük pazarlarla birlikte geniş bir kâr marjını yarattığı gerçeği görmezden gelinemez durumdadır. Küresel dünyada ekonomik açıdan döviz kuru dalgalanmaları, gelişmiş teknolojiler ve siyasi engellerin şirketler için yarattığı bazı zorluklar da bulunmaktadır. Finansal olarak aynı çizgide ilerlemeyen ülkelerin birbiriyle alışverişinde ancak bir ülke karlı çıkabilirken diğeri her zaman borca girmek durumunda kalmaktadır. Bunun yanı sıra siyasi gerilmelerin de dış ticaret yapan şirketlerin ekonomik faaliyetlerini zora soktuğu görülmektedir.
Politik Faktörler: Politik gelişmelerin ve devlet teşviklerinin de global dünyada yer alma açısından büyük yararları bulunmaktadır. Şirket için bir nevi yol olan devlet politikaları dış ticarete açılma konusunda oldukça önemlidir. Bunun dışında ticaretin yapıldığı ülke düzenlemeleri, kuralları ve politikaları doğrultusunda dikkatle hareket etmek ve odak noktasındaki farklı ülkelerdeki müşterilerin kültür ve moral inançlarına uygun davranmak da önemli maddelerden biridir. Küreselleşme ile birlikte politik olarak tüm dünya aynı anda etkilenebilmektedir.
Teknolojik Faktörler: Teknoloji artık bir yerde ilerlerse bunun etkileri artık ertesi gün dünyanın diğer ucuna ulaşabilmektedir. Bu hızlı yayılma ve iletişim sayesinde ülkeler hızla büyüme gösterebilirken şirketler de ilgili teknolojileri bünyesine katarak performanslarını artırabilmektedirler. Sınır ötesi ilişkilerin internet ile daha da kolaylaştığı bu zamanda şirketlerin müşterileriyle ve potansiyel partnerleriyle iş olanakları büyük oranda artmıştır.
Küreselleşmenin Ortaya Çıkardığı Sorunlar Nelerdir?
Gelir Dağılımı
Uzun süredir dünya ekonomisinin gündeminde olan ve küreselleşme süreciyle birlikte derinleşen, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki gelir dağılımındaki farklılıklar, sorunlarımızdan biridir. “Yeni sanayileşen bazı ülkeler” (örneğin Çin, Hindistan, Brezilya ve Türkiye) küreselleşme sürecinin kazananları arasında yer alıyorlar. Bir taraftan gelişmiş ülkelerin refah düzeyleri artarken, diğer taraftan gelişmekte olan ülkelerin önemli bir bölümü az gelişmişlik batağından bir türlü çıkamıyorlar.Nüfus Patlaması
Nüfus artış hızı kıtalar arasında farklılıklar gösteriyor. 21. yüzyılın başında dünya nüfusunun yüzde 60’ı Asya’da, yüzde 14’ü Afrika’da, yüzde 12’si Avrupa da, yüzde 9’u Latin Amerika da ve yüzde 5’i de Kuzey Amerika’da yaşamakta. Yapılan tahminlere göre, Afrika’nın dünya nüfusu içindeki payının iki katına, Asya’nın 1,5 katına çıkması bekleniyor; Kuzey ve Latin Amerika’nın nüfusunda ise küçük bir artış tahmin ediliyor. Buna karşın Avrupa nüfusunun payının yüzde 7’lere kadar düşmesi bekleniyor.Bu gelişmelerin yanı sıra, sağlık alanında yaşanan müthiş gelişmeler ve bunun sonucu olarak sağlık hizmetlerinin geniş kitlelere yayılması, Avrupa ve Japonya başta olmak üzere, yaşlı toplumların yayılmasını hızlandırdı. Örneğin önümüzdeki on yıllarda, Almanya nüfusunun yaş ortalamasının 65 olması bekleniyor.
Sadece ekonomik nedenlerle değil, aynı zamanda iç savaşlar, din kökenli çatışmalar nedeniyle de insanların göçlere zorlandığını görüyoruz. Suriye’den ülkemize sığınan insanlar buna örnek gösterilebilir. Avrupa ülkelerinin sokakları Afrika’dan ve Uzak Doğu’dan yasa dışı yollardan gelen sığınmacılarla dolu. İngiltere hükümeti, AB üyesi Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinden gelen AB vatandaşlarının sayısını sınırlamayı planlıyor.
Eğer az gelişmiş ülkelerden gelen sığınmacılara karşı bir önlem alınmazsa, AB içinde işgücünün serbest dolaşımına sınırlayıcı önlemler getirilebilir. Her üye ülke kendi güvenliği için sınır kontrollerini ve yabancıların ülkelerini girişlerini engelleyebilir.
İklim Değişikliği, Doğanın Tahribi ve Çevre Kirliliği
Tüm ülkelerin temel hedefi daha hızlı büyüme ve daha fazla üretim ve tüketim. Sanayileşme süreci merkez ülkelerden çevre ülkelere doğru hızla genişliyor. Genişlemenin en olumsuz etkisi ise son yıllarda gözlemlediğimiz iklim değişikliği ve küresel ısınma. Bunun ise iki önemli etkisi tartışılıyor: Birincisi, yeryüzündeki buzul bölgelerin insanların yerleşimine açılması. Diğeri de kuzey ve güney kutbundaki buzulların erimesi sonucunda, okyanusların su seviyesinin yükselmesi ve bununda sel felaketlerine neden olması. İnsanların deprem ve volkan patlamaları gibi doğal afetleri önlemesi mümkün değil. Fakat küresel ısınmada insan faktörünün rolünün belirleyici olduğu kesin.Petrol, doğalgaz ve kömür tüketiminde açığa çıkan karbondioksit ve metan gazlarının atmosferde meydana getirdiği boşluklar ve ormanlarının tahribatı, küresel ısınmaya önemli bir katkıda bulunuyor. Bu sorun, ülkelerin kendi başlarına alacakları önlemlerin yanı sıra, küresel düzeyde ele alınmayı ve birlikte hareket etmeyi zorunlu kılıyor.
Teknolojik ve Ekonomik Alanlarda Küreselleşmenin Sonuçları
Son yıllarda her alandaki yaşanan teknolojik gelişme, küreselleşme sürecini hızlandırmış ve hepimizin yaşamında etkili hale gelmiştir. 1991 yılında “National Science Foundation” sonuçlarının ve gücünün nerelere kadar uzanacağının tam anlamıyla bilincine varmadan, interneti özelleştirdi. İnternetin, verimliliğin artmasında, insanların ve iş dünyasının ulusal sınırların ötesine ulaşmasında, uluslararası entelektüel bir topluluğun ortaya çıkmasında ve uluslararası piyasaların bütünleşmesinde büyük katkıları oldu.Hava ulaşımındaki ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler, ülkelere arasındaki mesafeleri kısalttı. İnsanlar bir toplantı için sabah New York’a gidip, ertesi gün tekrar İstanbul’a dönebiliyor. Bugün dünyanın en ücra köşesinde yüzlerce TV kanalarından gelişmeleri anında izleyebiliyor, gazeteleri ve dergileri günlük olarak takip edebiliyoruz. Cep telefonları sayesinde milyonlarca insan ülkeler ve kıtalararası haberleşebiliyor. Her türlü bilgiye ve bilimsel kaynağa anında ulaşabiliyoruz. İletişim teknolojisindeki gelişmeleri durdurabilmek mümkün değil; o artık yaşamımızın bir parçası oldu.
Fakat bu gelişmenin olumsuz yönlerini de hatırlamamızda yarar var: Son zamanlarda ortaya çıkan uluslararası merkezli dinleme olayları, yanlış bilgi akışları, propaganda ve ideoloji kaynaklı algı operasyonları, bilgilerin ortadan kaldırılması veya değiştirmesi. Ayrıca farklı ülkelerde görsel ve yazılı medyanın birkaç özel kuruşların eline geçmesi oligopolleşmeyi getirmiştir. Bütün bunların ötesinde, bireylerin özel hayatları izlenebilmekte ve konuşmaları her an ve her yerde dinlenebilmektedir. Bireysel özgürlüklere bilgi teknolojisi kanalıyla yapılan hukuk dışı müdahaleler ve terörist faaliyetler, önümüzdeki yıllarda gündemde kalacak olan en önemli sorunlardır.
Globalleşmeye Örnekler Nelerdir?
Globalleşme yeni bir kelime gibi gelse de aslında yıllardır süregelen bir olaydır. Buna en eski örneklerden biri olarak Olimpik oyunları örnek gösterebiliriz. Olimpik Oyunlar antik Yunan zamanında bölgesel bir yarışma olarak başlamıştı. Günümüzde dünyanın her yerinden onlarca ülke birleşerek birçok spor dalında yarışmakta ve Olimpik Oyunlar geleneğini sürdürmektedir.Daha genel ve detaylı örnekler de verebiliriz. Dünyanın en büyük ve en etkili olaylarından biri olan sanayi devrimi, 18. Yüzyılda Avrupa’da Büyük Britanya’da ilk buharlı makinenin üretilmesiyle başlayan bir devrimdi. Bugün sanayi alanının kullanılmadığı hiçbir bilim, iş alanı kalmamıştır diyebiliriz. Bunun asıl sebebi olarak küreselleşme gösterilebilir. Sanayi devrimi sonrası hızlı bir zenginleşme ve insan gücüne ihtiyacın azalma gözlemlenmiştir. İş yapma süresinin bu denli kısalması ve makinelerin birçok işi daha kusursuzca çıkarması sonucu İngiltere diğer ülkelerden çok daha öne geçmeye ve teknolojik olarak ilerlemeye başlamıştır. Buna yanıt olarak diğer ülkeler bu devrime ortak olmak istemişlerdir. Şimdi, sanayi devriminden 300 yıl sonra sanayi sektörü, tüm dünyadaki en önemli sektörlerden biri haline gelmiştir. Küreselleşme ve dünya olaylarının birbirine etkisi sonucu ortaya çıkan bu devrim, dünyanın koca bir iletişim ağına evrildiğinin kanıtı olarak gösterilebilir.
Küreselleşmenin Etkileri Nelerdir?
Küreselleşme zaman zaman tehlikeli bir kavram haline gelebilmektedir. Dünyaya birçok yarar sağlaması ve iletişim genişliği sayesinde koca bir avantaj sağlamasının yanı sıra kültürlerin asimile olmasına ve benliğini kaybetmesine de sebep olabilmektedir. Bu yüzden küreselleşme kapsamında hükümetlerin ve bireylerin dikkat etmesi gerekmektedir. Bu negatif durumdan kasıt kültürleri tanımak ve bu kültürlere dahil olmak değildir, aksine genel anlamda dünyayı tanımak ve diğer insanları, ülkeleri takdir etmek küreselleşmenin dünyaya kattığı en iyi şeylerden biridir.Şirketler için etkileri ise siyasi, ekonomik ve teknolojik engeller sayılmazsa her zaman her anlamda iyi olmaktadır. Büyük pazarlarda kendilerine yer bulabilmesi ve müşteri ağını genişletebilmesi olanaklarıyla şirketler için küreselleşme inanılmaz bir fırsattır.