İş Dünyasının Kültürünü Anlamak: Kurumsal Antropoloji
Giriş
Bu yazın Antropoloji biliminin, endüstriyelleşmenin ortaya çıkardığı organizasyonel yapılara, iş sektörüne, insanın gereksinim ve isteklerini karşılamaya yönelik mücadelesine nasıl bir değer katabileceğini Türkiye özelinde anlamak için yazılmıştır. Bu bağlamda Kurumsal Antropolojinin tanımı tarihsel olarak, Avrupa’da kolonyalizm, Amerika’da kapital gelişmelerin etkisiyle ve bugün ise daha insan odaklı olmaya çalışan sürdürülebilir, teknolojik gelişmelerin ışığında durduğu yeri açıklamaya çalışacaktır. Kurumsal Antropolog olarak tanınan bilim insanlarından referanslara yer verilecek ve örnek çalışmalar aktarılacaktır. Kavram karmaşası yaşanmaması için birbirleriyle tamamen ilişkili ancak farklı bakış açılarıyla açıklama yapan kavramlar arasında bir ayrım yapılacaktır. Bu başlıkta Kurumsal Antropoloji, İş (Business) Antropolojisi ve Ekonomik Antropoloji ’den bahsedilecektir. Böylece Kurumsal Antropolojinin Türkiye’de iş sektörünün içinde kendine yer bulmasına katkı sağlanması amaçlanmaktadır.Köken ve Disipliner Gelişmeler
Antropoloji, Yunanca kökenli insan anlamına gelen Anthropos ve açıklama anlamına gelen Logos kelimelerinin türetilmesinden oluşur. Antropolojik açıdan önem taşıyan ilk örnekler olarak 2500 yıl önce yaşamış Yunanlı tarihçi Heredot’un toplumların kültürlerini karşılaştırmalı anlatan yazıları ve 14.yy. düşünürü İbn Haldun’un insanların akrabalık organizasyonları ve inançları üzerine yaptığı çalışmalardan bahsedilebilir. Etimolojik olarak, oldukça basit bir şekilde anlaşılabileceği üzere dünyanın her yerinde, tarih boyunca yaşamış ve hala yaşayan insanları inceleyerek birbirlerinden farklı ve benzer kılan her şeyle ilgili güvenilir bilgi üretmeye çalışan bilim olarak tanımlanmaktadır. İnsanı kapsayan her alan antropologlar için çalışma konusu olabileceği için temel alt disiplinlere ayrılmıştır. Türkiye’de Antropoloji’nin alt bilim dalları insan türünün kökenini ve öncüllerini incelemek için Paleoantropoloji, bugün yaşayan insanları biyolojik birer organizma olarak ele alan Fiziki Antropoloji ve insanın davranış, düşünce ve duygularının birey/ toplum nezdinde inceleyen bilim dalı Sosyal Antropoloji olarak tanımlanabilir.Tıpkı insanlardaki kültürel değişimler gibi Antropoloji’nin çalışma konuları insan bilimciler tarafından dünyada da farklılıklar göstermiştir. Tarih boyunca Avrupa’da yaşanan sömürgeci girişimler nedeniyle, kendinden farklı kültürleri tanıma ve anlama çalışmaları revaçta bir konu olmuştur. Kıta Avrupası’nda özellikle biyolojik unsurlar ve ırk konusunda ölçülebilir, sınanabilir ve sayılara bağlı bir doğa bilimi konumunda olmuştur. Antropoloji’nin önemli bilim insanlarından Polonyalı Bronislaw Malinowski’nin gemiyle Yeni Gine’nin doğu kıyısındaki Trobiand Adası’na üç aylık dönemlerle yaptığı ziyaretler, Claude Levi-Strauss ’un Hüzünlü Dönenceler (Tristes Tropiques) etnografisinde aktardığı Brezilya yolculuğu, üniversitelerle birlikte, halkın ve devletin desteğiyle gerçekleşmiştir.
Amerika Birleşik Devletleri’nde ise ekonomik yapılanma, endüstriyel şirketler, liberal bakış açısı antropolojik çalışmaların daha çok odağında olmuştur. Kurumsal kimlik yaratma, değerler üretme, şirketlerin pazarlama stratejilerinin bir parçası olmuştur. Aynı zamanda şirketlerin değişime gösterdiği direnç tıpkı insanların doğada hayatta kalma becerilerine benzetilebilir. Bu sebeplerle Kurumsal Antropoloji’nin ABD’de öncül bir alan çalışması yürütmesi olağan kabul edilebilir.
Kurumsal Antropoloji Nedir?
Kurumsal Antropoloji’nin tanımı yapılırken de kültürel birikimlerin farklılıklarından ve dilin yapısından kaynaklanan zorluk aşikârdır. Kurum kelimesi Türk Dil Kurumu’nca “evlilik, aile, ortaklık, mülkiyet gibi köklü bir yapı içeren, genellikle devletle ilişkisi olan yapı veya birlik, müessese” olarak tanımlanmaktadır. Söz gelimi kelime şirketler için kullanıldığında bireyler için güvenli ve sürdürülebilir bir organizasyonu tanımlamış olur. Kurumsal Antropoloji söz konusu şirketlerin değerlerini, inanç ve davranışlarını anlamak için antropolojik metot ve teorinin kullanılması şeklinde açıklanabilir.Kurumsal antropoloji, bir iş sorununu orijinal bir ışık altında görmenin veya daha önce hayal edilmemiş fırsatları bulmanın anahtarıdır; bu anahtar eski alışkanlıklara, eski çözümlere veya eski kültürlere dönerek takılıp kalmamak için kullanılır. (Simon, 2016)
Kurumsal Antropoloji’nin Çalışma Alanları
Bu tanımlamanın ardından mutlaka iki farklı çalışma alanından daha bahsetmek gerekir. Bu ayrım kavram karmaşası yaşanmaması için elzemdir. İlki olan İş (Business) Antropolojisi özel sektörde özellikle de endüstriyel şirketlerde antropolojik teorilerin ve uygulamaların ihtiyaçlarına göre kullanılması olarak açıklanabilir. Bu alandaki araştırma girişimleri; pazarlama ve tüketici davranışı, organizasyonel teori ve kültür ile uluslararası ticaret (özellikle uluslararası pazarlama, kültürlerarası yönetim ve kültürlerarası iletişim) alanlarında yoğunlaşma eğilimindedir.Kurumsal Antropoloji’nin ikinci çalışma alanı olan Ekonomik Antropoloji ise söz konusu iki disiplinden daha kapsayıcı bir noktaya odaklanır. Antropoloji, insanların hayati kaynakları elde ettikleri, kültürel olarak farklılık gösteren ve duygu yüklenmiş olan araçlara, kişiselleştirilmemiş, yani parasal işlerin ötesinde, bir bakış açısı sağlayarak ekonomi bilimine katkıda bulunmaktadır (Bates, 2009). Ekonomik Antropoloji, toplumun toplam arzını karşılayabilmek amacıyla malların üretildiği, dağıtıldığı ve tüketildiği düzeneğin tümünü inceler.
Kurumsal Antropolojiyi Kullanan Global Şirketler
Şirketler üretim tarafında, çalışanlar ve yöneticiler nezdinde yeni olana uyum sağlayabilmek, kar sağlayabilmek ve şirket kültürünü oluşturabilmek için antropolojinin metotlarından faydalanmıştır. Kurumsal Antropologlar, dünyada pek çok alanlarında başarılı şirketlerde çalışmıştır. Örneğin, Intel'in kadrosunda antropologlar bulunmaktadır. Zaman zaman bu şirket, şirket içi ekibine yeni bakış açıları getirmek için dışarıdan antropologlar bile tutmuştur. Özelikle bir örnekte, dışarıdan bir grupla çalışarak çeşitli sosyo-ekonomik düzeydeki insanların günlük yaşamlarında teknolojiyi nasıl kullandıklarını incelemiştir. Intel ayrıca antropolojik yöntemin strateji geliştirme ve “business” düşünmenin çalışanların yetkinliğini arttırmak için -oldukça basit bir şekilde- uygulamıştır.Benzer şekilde Google, tüketici davranışlarını daha iyi anlamasına yardımcı olması için bir antropolog tutmuştur.
Aynı düşünceler doğrultusunda, New York ve Kopenhag merkezli başarılı bir araştırma firması olan ReD, müşterilerinin analizi için antropolojik metotlar kullanma konusunda uzmanlaşmıştır. Absolut Vodka için araştırma yaparken ReD‘in görevi, insanların votka ve diğer likörleri nasıl tükettiklerini incelemek olmuştur. İnsanların içinde bulunduğu sosyal ortamın duygusal ayrımlarına odaklanmak üzere alkollü içeceklerin paylaşımını, ReD ekibinden çalışanlar partilerde insanları gözlemleyerek anlamaya çalışmıştır. Bu katılımlı gözlem sonucunda buldukları şey, partiye gidenler ve ev sahipleri için en önemli şeyin, içkilerine eşlik eden hikayelerin olmasıdır. İncelemelerde insanların alkol tüketirken anılarını ve bazı anekdotları paylaştıkları görülmüş ve alkol üreticileri bu paylaşımları markalarıyla bağdaştırmalarının önemini fark etmiştir. Bundan yola çıkarak, ReD Absolut markasının bu rolü için yenilikçi ve karlı önerilerde bulunabilmiştir
Kurumsal antropolojiye önem veren bir başka şirket IBM, Karen Stephenson’u 1990-2000 yılları arasında Kurumsal Antropolog olarak görevlendirmiştir. 1980’lerin sonunda çıkan kişisel bilgisayarların sektörü değiştirdiği için şirket buna uyum sağlamakta zorlanmıştır. Bu nedenle iki yöntem kullanmıştır;
1. Şirketin kültürünün röntgenini çeken bir yazılım geliştirmiştir. 200’den fazla şirketten alınan/oluşturulan bir veri tabanı sayesinde oluşturulmuştur. Buradan karşılaştırmalı analiz ve sorunların kaynağını tespit etmeye çalışmıştır.
2. Kültürel atıllık (değişime direnç) sorunun ölçümü ve verimsizliklerin maliyetinin hesabını yaptı. (Veri tabanı oluşturulduktan 7 yıl içinde gerçekleştirmiştir.)
Çalışmaları sonucunda, bazı bölümleri IBM ortak ama bağımsız şirketler haline getirmiştir. Böylece toplam işgücü 400.000’den 250.000 ‘e düşmüştür. Üst yöneticiler için ücret ve performans sistemlerini yeniden yapılandırarak birbirleriyle rekabet eden değil, iş birliği yapan takımlar haline getirmiştir. (Haviland ve ark., 2006).
Kurumsal Antropoloji Hangi Sorunlarını Çözebilir?
Genel olarak sektör için antropolojinin çözebileceği sorunlardan bazılarına açıklık getirilebilir. Andrea Simon bu çözümleri 4 başlığa indirgemiştir.İlki antropolojinin, bir şirket kültürünün tanımlamasını yapmak ve değiştirmek için kullanılması olarak açıklanır. Bunun önemli olmasının en büyük sebebi yöneticiler ve çalışanların var olan ortamlarında kendilerini rahat hissetmeleri ve yeni fırsatları görememelerine sebep olabilir. Her CEO, yöneticiler kendi kurumsal kültürleri hakkında pek çok bilgiye sahiptirler ancak zaman zaman bunun hakkında endişelenebilirler. Söz gelimi şirket değerleriyle örtüşmek durumunda olan yenilikleri (izinler, kpı güncellemeleri, sosyal haklar) aktarırken şirket karlılığı ve çalışan güvenirliği konusuyla paralel bir aktarım olmalıdır. Tipik olarak ‘biz burada işleri hep böyle yaparız’ üslubu zamanla kayıplara sebep olabilir. Bir şirketin işleri her zamanki gibi yapma şeklinin işe yarayıp yaramadığını değerlendirmek söz konusu olduğunda güncel bilgiler ve değişen teknoloji göz önüne alınmalıdır.
İkinci başlık, kurumsal bir stratejinin etraflıca düşünülmesine yardımcı olmasıdır. Kurumsal strateji, organize etmeye yardımcı olan basit bir hikâyedir. Bir şirketin nereye gittiği ve nasıl olması gerektiğini düşünüldüğü ortamdır. Şirketlerin her zaman net bir stratejisi olmayabilir ve olsa bile, toplantı odasının dışında paylaşılamaz. Aslında, net bir stratejinin olmaması, mücadele eden bir şirketi nasıl zorluklara sokabilir? Bir şirketin kültürünü anlamanın ve değiştirmenin bir parçası, çoğu zaman liderleri nerede olduğu konusunda yeniden düşünmeye sevk etmek anlamına gelir. Şirket veya kuruluşun geleceğe yönelmesi ve sonra bu yönü iletmenin yeni yollarını bulmak organizasyon boyunca yöntemler denemesi gerekir. Ne düşündüğümüz ve nasıl olduğumuz mesajını organizasyonda canlı tutmak gerekir.
Üçüncü başlık, antropolojik yöntemin ürün tasarlama ve geliştirme, yeni iş değişimleri gibi kavramları tanımlarken kullanılabilmesidir. Etnografya ve diğer antropolojik metotlar, insanların günlük yaşamlarında sorunları nasıl çözdüklerini görmek ve yaşamlarına anlam veren şeyleri irdelemek için kullanılır. Bu nedenle, bu yöntemler özellikle ürün tasarımı ve pazar geliştirmeye giden araştırmaya destek olabilir. Bir ürün hakkında tüketiciler her zaman gerçekte ne düşündüklerini bilmiyor olabilirler. Bir odak grup belirleyerek anketle anlamaya çalıştığınız veriler her zaman çok sağlıklı olmaz. İnsanların anketleri doldukları anda hangi konumda oldukları, anket sağlayıcısı hakkındaki fikirleri yapacağınız büyük yatırımlar için yanlış kararlar vermenize sebep olabilir. Ürettiğiniz ürünün gerçekten sorunları çözüp çözmediği, günlük yaşamlarında ne tür alışkanlıklara sahip olduklarını bilmek önemlidir. Gerçekten ne olduğunu anlamak için hedef insanların arasına katılmak gerekir. Hikâyelerini dinlemek, günlük tutmak ve gözlem yapmak gerekir. Bu araştırma, ayrıca alternatif ürünlerin ne olabileceğine dair de bilgiler edinmenize sebep olur.
Son başlıkta, ‘antropolojik yöntem markalaşma, pazarlama ve satış için değerlidir.’ İlkesi aktarılmalıdır. Markalaşma ve pazarlamanın tüm arenası sıklıkla değişir. Var olan satışlar, müşteri ihtiyaçlarını güncel tutmak ve potansiyel müşteriler oluşturmak için geleneksel yöntemlere meydan okur. Antropologlar mikro topluluklarda ve genel olarak kültürde eğilimlere odaklanarak şirketler için yeni yollar keşfedebilirler. Marka değeri oluşturmak, potansiyel müşterilerle etkileşim kurmak, müşterilerle ilişkiler kurmak ve yenilikçilikte büyümeyi sürdürmek için yollar ararlar. ‘Kullanıcılar ve tüketiciler sizin hakkınızda neler söylüyor?’ sorusunu kendi bakış açısından ve yönteminden aktarır.
Sonuç
Kurumsal Antropoloji, Türkiye’de henüz olgunlaşmamış bir çalışma alanıdır. Tüm bu yöntem ve bakış açısının yer edinebilmesi için pek çok çalışma incelenmelidir. Her halk kendi koşullarında özgün çözümleriyle hayatta kalabilirler. Aynı zamanda birbirlerinden beslenebilirler. Burada Kurumsal Antropologlara düşen holistik bakış açısının Türkiye’de şirketler üzerinde güncel ekonomik konjonktür, politika ve sınırlar içinde yaşayan insanlarla birlikte aydınlatılmasıdır. Her çalışma yöneticiler, çalışanlar ve halk için yeni olanı keşfetmeye yardımcı olacaktır.Kaynakça
Bates, D. G. (2009) . Cultural Anthropology . s.356
Haviland, W.A., Prins, H.E.L., Walrath, D., McBride, B. (2006). Cultural Anthropology: the human challange. s.400-402
Simon, A. (2016). On The Brink. s.
*Ben bir insanım: insana dair hiçbir şey bana yabancı değildir.