Sürdürülebilir Tarım
Özet
Üretim, tüketim, ticaret ve büyüme gibi ekonomik alanlar ile kültürel, siyasal, sosyal ve çevresel alanlarda kullanılan sürdürülebilirlik kavramı, kısaca bugünkü kaynakların gelecek nesillere kayıpsız bir şekilde aktarılması anlamına gelmektedir. Doğanın her türlü dış müdahaleye karşı koyabilme ve maruz kaldığı hasarlara karşı kendini yenileyebilme kapasitesi sınırlıdır. Bu yüzden kalkınma sürecinin her aşamasında çevreyi ve doğal kaynakları korumak, insana yüklenen sosyal sorumlulukların başında gelmektedir. Dünya nüfusuna paralel olarak artan tarım ürünleri ihtiyacı, yoğun kimyasal girdi uygulamalarıyla verimde artış sağlanarak karşılanmaya çalışılmıştır. Ancak tarımsal faaliyetlerde gereğinden fazla kullanılan girdilerin, insan sağlığı ve çevre üzerindeki olumsuz etkileri zamanla artan oranda hissedilmeye başlanmıştır. Bunun sonucu olarak, sadece verim artışını değil, aynı zamanda insan sağlığını ve çevreyi korumayı esas alan sürdürülebilir tarım sistemleri önem kazanmıştır. Bu çalışmada, Türkiye’de sürdürülebilir tarımın gelişmesini sağlayan organik tarım ve iyi tarım uygulamaları ekonomik, sosyal ve çevresel yönleriyle değerlendirilmiştir.Sürdürülebilir Tarım Nedir?
İnsan hayatının devamı için kaliteli ve yeterli gıda ürününün, doğal hayatın akışını bozmadan, doğa ile uyumlu olarak üretilmesi için geliştirilen tüm uygulamalara ‘’sürdürülebilir tarım’’ denir. Dünya, tüm canlılar için eşsiz kaynaklar sunan harika bir yuva olsa da bu kaynaklar sonsuz değildir. Sürdürülebilir tarım tam da bu noktada bu kaynakların korunması ve olabilecek en verimli şekilde kullanılması amacıyla hareket eder. Endüstriyel tarım ile çok fazla üretim yapmak ve kar elde etmek mümkün olsa da bu yöntemin uzun vadede hem doğayı hem de canlı hayatını tehlikeye atacak sonuçlar ürettiği bilinen bir gerçektir. Sürdürülebilir tarım, günü kurtaran çözümler üretmekten ziyade uzun vadede fayda sağlayarak, doğanın ve tüm canlıların hayatının devamlılığını amaçlayan çözümler sunar.Çevrenin ve doğal kaynakların tahrip edilmeden kullanılması amacıyla toprak işlemeden başlayarak, üretimin her aşamasında girdi kullanımının kontrol edilebildiği sürdürülebilir tarım, son yıllarda oldukça önem kazanmıştır.
Sürdürülebilir tarımın sosyal, ekonomik ve çevresel olmak üzere küresel düzeyde etkilere sahip üç temel bileşeni bulunmaktadır. Sürdürülebilirliğin sağlanması, bu bileşenler arasındaki dengenin korunmasıyla mümkün olmaktadır. Bu sayede tarımsal faaliyetlerin çevreye verdiği zararlar azaltılmakta ve tarımsal üretimin ülke ekonomisine katkısı devam etmektedir. Aynı zamanda geçimini tarımdan sağlayan nüfus yerinde istihdam edilerek, tarımsal nüfusun kırsal toplum olma özelliği korunmaktadır. Sürdürülebilir tarımın bileşenlerinden olan sosyal sürdürülebilirlik; işletme çalışanlarının ücretleri, üreticilerin yaşam kalitesi ve işletmedeki etik konuları, ekonomik sürdürülebilirlik; tarım işletmesinin kârlılığı, işletme masrafları, gelir değişkenliği, finansal riskler, gıda masrafları ve yatırım konularını içermektedir. Çevresel sürdürülebilirlik ise; enerji etkinliği, toprak ve su kalitesi, yaban hayatın korunması, gıda ve yem güvenliği ile işletme güvenliğini kapsamaktadır (Atış, 2004). Çevresel sürdürülebilir tarımın sağlanması, tarımsal faaliyetlerin ekonomik olmasıyla mümkün olmaktadır. Çevreyi ve doğal kaynakları koruyan tarımsal uygulamaların üreticiye yükleyeceği ilave maliyet, sürdürülebilir tarımın gelişimini etkileyecektir. Bu nedenle çevresel ve ekonomik bileşenleri birlikte değerlendirmek, sürdürülebilir tarımın uzun dönemde uygulanabilirliği açısından önemlidir .
Dünyada tarımsal kaynaklı çevresel sorunların çözümüne yönelik çabalar, insan sağlığı ve doğal kaynakları korumayı esas alan sürdürülebilir tarım sistemlerinin ilk adımını oluşturmaktadır. Bu bağlamda ortaya çıkan organik tarım ve iyi tarım uygulamaları, günümüzde en yaygın sürdürülebilir tarım sistemleri olarak kabul edilmektedir. Uluslararası Organik Tarım Hareketi Federasyonu (IFOAM)’na göre organik tarım, insan sağlığını koruyan ve ekosistemi devam ettiren bir üretim sistemi olarak ifade edilmektedir. Bu sistem, olumsuz etkileri olan girdilerin kullanımı yerine ekolojik işleme süreçleri, biyolojik çeşitlilik ve yerel koşullara uyum sağlamış döngülere dayanmaktadır (Anonim, 2009). İyi tarım uygulamalarında ise kimyasal girdi uygulamaları söz konusu olmakla birlikte, bu uygulamalar insan sağlığına ve çevreye zarar vermeyecek şekilde tatbik edilmektedir.
Türkiye’de Sürdürülebilir Tarım
Türkiye’de organik tarım, 1980’li yılların ortasında Avrupalı ithalatçıların talepleri doğrultusunda Ege Bölgesi’nde başlamış, daha sonra diğer illere yayılmıştır. Gelişmiş ülkelerde organik tarım hareketine çiftçiler öncülük etmiş olmasına karşın, Türkiye’de organik tarımın benimsetilmesinde Avrupalı özel organik tarım şirketleri aktif rol oynamıştır. Türkiye'de iyi tarım uygulamaları, 2000'li yılların sonuna doğru hayata geçirilen sürdürülebilir tarım sistemlerinden biridir.Türkiye’de çiftçileri organik tarım ve iyi tarım uygulamalarına teşvik etmek ve bu uygulamaları yaygınlaştırmak amacıyla parasal destekler verilmektedir. Türkiye’de organik tarıma 2005, iyi tarım uygulamalarına ise 2009’dan bu yana destekleme ödemeleri yapılmaktadır. Ayrıca toprak ve su kalitesinin korunması, doğal kaynakların sürdürülebilirliği, erozyonun önlenmesi ve tarımın olumsuz etkilerinin azaltılmasına yönelik alanların korunması amacıyla, Çevre Amaçlı Tarımsal Arazilerin Korunması Programı (ÇATAK) kapsamında da organik tarım ve iyi tarım uygulamalarına destekleme ödemesi yapılmaktadır. Organik tarım ve iyi tarım uygulamalarına yönelik ÇATAK desteği, programın üçüncü kategorisinde yer alan çevre dostu tarım teknikleri ile kültürel uygulamalar kapsamında verilmektedir. Göksu Deltasında yapılan bir araştırmada, çeltik üreticilerinin iyi tarım uygulamaları yapmalarındaki en etkili faktörün ÇATAK desteği olduğu belirlenmiştir. Avrupa ülkelerinde de üretimden bağımsız olarak verilen desteklerin, tarım sektörü üzerinde koruyucu etki oluşturduğu ifade edilmektedir.
Sonuç
Organik tarım ve iyi tarım uygulamalarının, çiftçiler tarafından benimsenmesi önemli olmakla birlikte, uygulamaların sürekliliği açısından bu üretim sistemlerinin konvansiyonel tarım ürünlerine göre daha kârlı olması gerekir. Zira yoğun girdi kullanmak suretiyle yüksek verim sağlayan çiftçiler, verilen parasal desteklerle bu sistemlere geçseler bile, destekler sona erdiğinde bu uygulamaların devam ettirilmesi kolay olmayacaktır.Sürdürülebilir tarımın çevresel yönünün, gelecek nesilleri daha fazla etkileyeceği bir gerçektir. Nitekim tarımda yoğun girdi kullanımı nedeniyle çevrenin kendini yenileme kapasitesi aşıldığında, bu durum gelecek nesillerin beslenme ve sağlıklı yaşam haklarını tehlikeye düşürecektir. Çevresel sorunların uzun vadeli küresel etkileri dikkate alındığında, sürdürülebilir tarımın ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarıyla değerlendirilmesine ve dengeli bir gelişmenin sağlanmasına yönelik uygulamalara ihtiyaç vardır.
Kaynakça
Anonim (2017). T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı. Alan bazlı destekler. Ankara
Demiryürek, (2011). Organik tarım kavramı ve organik tarımın dünya ve Türkiye’deki durumu. Gazi Osmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi. Tokat
Eryılmaz, G., Kılıç, O., (2018). Türkiye’ de Sürdürülebilir Tarım ve İyi Tarım Uygulamaları. KSÜ Tarım ve Doğa Dergisi. Samsun
Eryılmaz, G., Kılıç, O., (2019). Türkiye’ de Organik Tarım ve İyi Tarım Uygulamalarının Ekonomik, Sosyal ve Çevresel Sürdürülebilirlik Açısından Değerlendirilmesi. KSÜ Tarım ve Doğa Dergisi. Samsun.
Polat, K., Dellal, İ. (2016). Göksu Deltasında çeltik yetiştiriciliği yapan üreticilerin iklim değişikliği algısı ve iyi tarım uygulamaları yapmalarında etkili faktörlerin belirlenmesi. Tarım Ekonomisi Araştırmaları Dergisi.