DANIŞMANLARIMIZA ULAŞIN

WHATSAPP'TAN ULAŞIN

TELEFON İLE ULAŞIN

E-MAIL İLE ULAŞIN

Rusya – Ukrayna Savaşının Türkiye İhracatına Potansiyel Etkileri

Dünyanın her gün yakından takip ettiği Ukrayna savaşından en çok etkilenenler başta Ukrayna vatandaşları, sonrasında savaşta yer alan ve yaptırımlar dolayısıyla olumsuz etkilenen Rus vatandaşları olmuştur. Savaşın etkilerinin bu iki ülke ile sınırlı kalmayacağı açıktır. Rusya’nın jeopolitik önemi, stratejik doğal kaynakları ve askeri gücü, yine benzer şekilde Ukrayna’nın jeopolitik önemi ve üretimini yaptığı kritik ürünler; savaşın ve yaptırımların yarattığı koşullar dolayısıyla dünya pazarını ve bölgesel güvenliği olumsuz bir şekilde etkileyen faktörlerdir. Yaşanan insani kriz hızlı bir göç dalgası yaratmış olup ilerleyen zamanlarda yüksek artış potansiyeliyle kısa sürede bölge ülkelerini daha da kötü etkilemeye devam edeceği açıktır. Açıklanan yaptırımların kapsamlı bir şekilde uygulanmaya başlaması durumunda Rusya ile ticari ilişkisi güçlü ülkeler öncelikli olmak üzere devamında global ekonomik dengede olumsuz bir dalga etkisi yaratma potansiyeli vardır. Bütün bu dengeleri incelediğimiz yazıda önce mevcut durum değerlendirmesi, sonra savaşın global etkileri ve son olarak ülkemize etkilerini ele alıyoruz. Temennimiz, ekonomik etkileri ne olursa olsun, öncelikle insani krizin son bulması adına çatışmaların durması, iki ülke arasındaki sorunların diplomatik yöntemlerle çözümlenmesidir.

Uydu görüntüleri ile uzun zamandır Ukrayna sınırları etrafında askeri yığınak yaptığı bilinen Rus kuvvetleri, 24 Şubat 2022 günü ülkenin güney cephesi olan Karadeniz suları ve ilhak edilen Kırım bölgesinden, doğusunda Rusya sınırından ve kuzeyde Belarus sınırından olmak üzere kara ve hava unsurları ile kendilerinin ‘özel operasyon’ adını verdiği ama dünya kamuoyunun Ukrayna topraklarının işgali olarak gördüğü harekât resmen başlamıştır. Savaşın 9. Gününde Rus güçleri Güney ve Batı cephelerinde ciddi seviyede alan kontrolü ve ilerleme kaydetmiş, Kuzey’de Harkiv ve Kiev olmak üzere büyük şehirleri kuşatma süreci başlamış ve yer yer çatışmalar sivil alanlara taşınmıştır. Şu ana kadar 1,000’in üzerinde askeri hedef imha edilmiş ve çatışmanın nüfusun yoğun bölgelere taşınmasıyla her geçen gün şiddetin giderek artmaya başladığı bir evreye geçilmektedir. Bugün itibariyle 1 milyon Ukraynalı ülkeyi terk etmiş ve yüzlerce Ukrayna ve Rus vatandaşı hayata veda etmiştir.

Gerilimin Bölgesel ve Global Etkileri

Tarafların müzakereye devam ediyor olması herkes için bir umut oluştursa da henüz çözüm üzerine ortak bir nokta bulabilmiş değiller. Yakın zamanda uzlaşma sağlanamaz ve tırmandırma politikaları sahada devam ederse, hali hazırda vahim olan tablo çok daha korkunç bir hal alabilir. Rus işgalinin ülkenin genelinde aktif bir çatışmaya dönüşmesi ve kuşatmanın uzaması durumunda ABD istihbaratının kamuoyu ile paylaştığı bilgiye göre 50.000 Ukraynalı sivil vatandaş hayatını kaybedebilir. Avrupa Birliğinin açıklamalarına göre, çatışmaların uzaması ve şiddetlenmesi durumunda 7 milyonu aşkın Ukrayna vatandaşı mülteci olarak çevre ülkelere göç edebilir. Savaşın müzakerelerle durdurulamaması ve Rusya’nın Ukrayna’nın tamamını kontrolü altına alması durumunda, NATO ve ABD’nin en azından Avrupa’nın doğu ovalarındaki güvenlik doktrinini revizyona sokması gerekebilir. NATO’nun genişleme politikasından güç konsolidasyonuna geçişi öngörülmektedir. Bu faaliyetlerin global anlamda karşılığı da olacaktır; bölgesel güç transfer değişimlerinin etkileri Çin’in Tayvan ve Güney Çin Denizi’nde ki aktivitelerini hızlandırması, İran’ın nükleer müzakerelerde elini güçlendirmesi gibi hususlar da çok kutuplu güç dengelerinin yaratabileceği sonuçlar olabilir. Rusya’nın Ukrayna’yı kontrol atlına alması durumunda ikinci dünya savaşından sonra gördüğümüz demir perdenin güncel bir versiyonunu doğu Avrupa’daki NATO ülkeleri hattı boyunca görebiliriz; bu hat yeni bir soğuk savaş senaryosu yaratabilir ve Türkiye’den başlayarak Estonya’ya kadar uzanan sıkılaşmış bir güvenlik hattı olarak karşımıza çıkabilir. Bu karanlık senaryonun gerçekleşmesinin sıradan dünya vatandaşlarına ve ülkemize etkilerini daha iyi anlamak adına iki ülkenin makroekonomik ve ticari yapılarını gözden geçirmek faydalı bir başlangıç noktası olacaktır.

Rusya, ABD ve Suudi Arabistan’la beraber en büyük ham petrol üreticilerinden biridir. Bununla beraber dünyadaki en büyük doğal gaz rezervlerine sahiptir ve Avrupa Birliği’nin kullandığı gazın 35%’ini bu büyük pazara yakın olmasıyla hesaplı bir lojistik alt yapıyla ulaştırır. Rusya aynı zamanda bazı EMTIA ham maddelerinin stratejik üreticisi konumundadır, ek olarak buğday ürünleri ihracatında dünyada önemli bir yeri vardır. 2020 yılında Rusya’nın en çok ihraç ettiği ürünler arasında ham petrol ve diğer yakıtlar olmak üzere $141,3 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirmiş ve bu rakam ülkenin toplam ihracatının 42.1%’i etmektedir. Bununla beraber mücevher ve değerli metaller ($30,4 milyar dolar, 9%), demir çelik ($16 milyar dolar, %4,8), Buğday ve Mahlut ($9,5 milyar dolar, 2,8%) ana ihracat kalemleri olmuştur. Diğer yandan 2020 yılında Ukrayna’nın en büyük ihracat faslı olan tahıl ürünleri ülkenin toplam 49 milyar dolarlık ihracatının 9,4 milyar dolarlık payını temsil eder. Bu fasıl içinde mısır ürünleri $4,7 milyar ve buğday $3,5 milyar dolarlık pay sahibidir. Sırada ikinci ve üçüncü takip eden fasıllar, demir çelik (7,6 milyar dolar), hayvansal ve bitkisel yağlar ($5,75 milyar dolar) olmuştur.

İki ülke beraberinde dünyadaki buğday üretiminin 29%’undan ve sıvı yağ üretiminin 15%’inden sorumlu olduğu için çatışmanın uzaması ya da uzun vadeli yaptırımlarla üretimin ve tedarikinin aksaması durumunda sıvı yağ ve buğday fiyatlarının yükselmesine sebebiyet verecektir. Rusya’nın devasa bir doğalgaz ve ham petrol üreticisi olması gerçeğinden bahsettik, ek olarak emtia fiyatlarında da ciddi bir artış savaşın şiddeti, süresi ve yaptırımların aynı şekilde şiddetine ve sürelerine bağlı olacak şekilde belirlenecektir.

Hollanda merkezli RaboBank analistlerinin yayınladığı ‘How We Would Pay for the War’ isimli 18 Şubat 2022 tarihli rapora göre savaşın makroekonomik etkileri üç farklı senaryoya göre belirlenmiştir. Savaşın faturasının senaryolarla açıklandığı raporda yer alan makroekonomik bulgular aşağıda özetlenmiştir.

Senaryo A: Batı dünyası Rusya ile savaşmaz ama yaptırım uygular; Senaryo B: – Batı Rusya ile askeri çatışmaya girmez ama etkili yaptırım uygular. Senaryo C – Batı Rusya ile savaşmaz ama daha etkili yaptırım uygular; yaptırımı aşan ülkelere de yaptırım uygulanır. Burada örnek olarak İran’a 2012 yılından beri uygulanan ekonomik yaptırımı örnek olarak verebiliriz. Senaryo C’de genel anlamda ekonomik savaş olacağı için küresel ticarete etkisi makroekonomik modellerle hesaplanamıyor ama yan etkilerin şiddetinin ve süresinin artacağı varsayımı yapılıyor. Ama senaryo A’da ki bulgu ilginç; Rusya’nın savaşı kazanması durumunda artan emtia fiyatlarının ve Rusya’nın ihracatında ana kalemleri oluşturması dolayısıyla Rus vatandaşı $951 dolar daha fazla kazanıyor. Yani bu senaryoya göre kendi kendini besleyen bir savaş ekonomisi işlemiş oluyor diyebiliriz. Senaryo B’ye göre, yani Rusya’ya daha etkili yaptırımların uygulanması durumunda Rus ekonomisinin %5,2 küçültecek etkiye sahip olabileceği ya da kişi başı zararın $1.400 olacağı öngörülmektedir.

Batılı ülkelerin Rusya’yı hedef aldığı yaptırımlar aşağıda listelenmiştir;

Ülkemize Etkileri

İhracat hacmimiz Rusya ve Ukrayna’ya toplam $7,5 milyar dolardır. Yaptırımların üçüncü ülkeleri etkilemesi durumunda ihracatımızı etki altına alacağı aşikardır ama düşük hacimde olan ihracata alternatif pazarlar bulma konusu kısa sürede çözülebilir. 2020 yılında sadece Rusya’nın Türkiye’den ithal hacmi $5,1 milyar olmuş ve en çok ithal edilen ürün 1 milyar dolarla yaş meyve ve sebze, sonrasında 0,7 milyar dolarla makina ve parçaları ve 0,4 milyar dolarla demiryolu dışındaki araçların alımı olmuştur. Benzer şekilde Ukrayna’ya ihracatımız 2020 yılında 2,4 milyar dolardır ve ilk üç ihraç edilen ürün 0,24 milyar dolarla makina ve makina parçaları, 0,2 milyarla yaş meyve sebze ve 0,18 milyar dolarla demiryolu dışındaki araçlar olmuştur.

Diğer taraftan Türkiye’nin Rusya’dan ithal ettiği ürün hacmi 15,9 milyar dolar ve bunun 4,3 milyar doları mineral yakıtları, 2,3 milyar doları demir çelik, 2 milyar doları da buğday ve mahlut ürünleridir. Ukrayna tarafında ise toplam ithalat hacmimiz 2020 yılında 2,4 milyar dolar ve ilk üç ürün; 0,9 milyar dolar ile demir çelik, 0,47 milyar dolarla buğday ve mahlut ve 0,27 milyar dolarlık bitkisel yağdır. Rusya ve Ukrayna savaşının bize direk etkisi ihraç ettiğimiz petrol ve doğal gaz ürünleri olmakla beraber tahıl ürünlerinin tedariki olacaktır. Bu yazımızda önceden de bahsedildiği üzere savaşın ve yaptırımların ciddi yan etkisi ülkemize yüksek hacimlerde ihraç etmeye çalışacağımız stratejik ürünler ve bu ürünler için ödemek zorunda kalacağımız yüksek fiyatlar yoluyla olacaktır.

Dolayısıyla, Ukrayna ve Rusya bazlı tedarik sıkıntıları bir yana, yüksek meblağlarda ithal edeceğimiz ürünler ticari açığımızı arttırmakla beraber enflasyonla halihazırda mücadele eden ekonomimizi daha zora sokma riski taşımaktadır. Halihazırda Türkiye yalnızca kendi petrol ihtiyacının yüzde 8’ini üretebiliyor ve en büyük ham petrol tedarikçilerimiz Irak ve Rusya. Benzer şekilde doğal gaz alımı yaptığımız ülkelerin başında yüzde 36,9 ile yine Rusya geliyor. Genel anlamda dünya ekonomisinde stratejik öneme sahip olan Rusya, Paladyum üretiminde dünyada ilk sırada olmakla beraber dünyadaki bakırın 3.5%’ünü ve kobaltın 4%’ünü üretiyor; bu ürünler elektrikli araba ve batarya üretiminde kritik rol oynayan ham maddelerdir ve tedarikinde yaşanacak sıkıntı ülkemizle beraber dünya pazarlarını da etkileyebilir. Bu gibi emtiada olacak artış ve türevleri olan ürünlerin tedariki ve fiyat artışı dünya genelinde tüketiciyi negatif etkilemekle birlikte tahıl ürünlerinin tedarikinde yaşanacak sıkıntılarla fiyatların artması, beslenmede tahıl ürünlerinin payının büyük olduğu ülkemizde dar gelirli vatandaşlarımızı en çok etkileyecek faktörlerden biridir. 2020 yılında Türkiye’nin dünya pazarından büyük hacimle ithal ettiği ve savaştan direk etkilenebilecek ürün kodları aşağıda yer almaktadır.

• $28,9 milyar: Fasıl 27: Yakıt ve mineral yağı olmak üzere hacmi
• $26,5 milyar: Fasıl 71: Kıymetli metaller ve metal kaplama
• $25 milyar: Fasıl 84: Makina ve Makina Parçaları
• $17 milyar: Fasıl 85: Ses, görüntü veya başka alma/verme mahsus cihaz
• $15 milyar: Fasıl 87: Demiryolu dışında taşıtlar
• $15 milyar: Fasıl 72: Demir Çelik
• $3milyar: Fasıl 10: Buğday ve Mahlut
• $3 milyar: Fasıl 74: Bakır 3 milyar dolar
• $2,5 milyar: Fasıl 73: Demir ve Çelik
• $2,3 milyar: Fasıl 12: Bitkisel yağ, tohum yağları

Fazlasıyla ithalata bağlı bir ülke olduğumuz ve artan fiyatların bizi her gün etkilediği ve etkilemeye devam edeceği gerçeği krizin ve takip edecek yaptırımların şiddetine göre daha kötü bir hal alabilir. Bu faktörlere ek olarak, savaşın uzaması durumunda turizm sektörümüzün de bu süreç boyunca olumsuz bir şekilde etkileneceğini belirtmek gerekir. 2021 yılında 29 milyon 357 bin ziyaretçi aldığımız ülkemizde sağladığımız turizm geliri 24 milyar 482 bin dolar olmuştur. Pandemi öncesi Rusya tarafından gelen turistler en iyi zamanda 7 milyonu aşmıştır, 2021 yılında gelen Ukraynalı turistse 2 milyon 60 bine ulaşmıştır. Basit bir hesapla 9 milyona yakın turistin Türkiye’ye tatil için gelme olasılığı çatışmaların şiddeti, süresi ve aynı şekilde yaptırımların halkların üzerindeki etkilerine bağlı olarak etki altına girme potansiyeli vardır.

İhracat anlamında alternatif pazarlar bulabilecek olsak da stratejik ham maddelerin tedariki ve enerji ithalatında ülkemiz için Rusya’nın kolaylıkla yeri değiştirilemez bir partner olduğu çok açıktır. Savaşın şiddetiyle devam etmesi ve yaptırımların kapsamlı bir şekilde faaliyete geçirilmesi durumunda ülkemiz direk ve dolaylı etki altında kalacaktır. Temennimiz Ukrayna’daki insani krizin sona ermesi ve sonrasında doğacak ekonomik etkilerin henüz Covid-19 sancılarını üzerinden atamamış ülke ekonomilerine ve halklarına yüksek fiyatlı yakıt, enerji, temel gıda, gübre ve artan enflasyon olmak üzere olumsuz etkileri olabilecektir. Bu savaşın en çok dar gelirli insanları etkileyeceği bir gerçektir; dolayısıyla kriz daha büyümeden diplomasiye olduğundan daha fazla yer verilmesi önem arz etmektedir.

Kaynakça
https://www.trademap.org/Index.aspx
https://economie.rabobank.com/globalassets/documents/2022/sp20220218-every-et-al-ukraine-how-much-we-will-all-pay-for-the-war.pdf
https://www.aljazeera.com/news/2022/2/25/list-of-sanctions-on-russia-after-invasion https://www.independent.co.uk/news/world/europe/ukraine-russia-putin-war-sanctions-latest-b2022321.html

İlginizi Çekebilecek Diğer Makalelerimiz

Maliyet Muhasebesi

Makaleyi Okumak İçin Tıklayınız

İklim Değişikliği

Makaleyi Okumak İçin Tıklayınız

Sınai Mülkiyet

Makaleyi Okumak İçin Tıklayınız

Medya Planlaması

Makaleyi Okumak İçin Tıklayınız